JAPONYA GEZİ REHBERİ

Japonya deneyimimiz, sanki başka bir dünyaya ışınlanmış gibi bizi hem şaşırttı hem de kendine hayran bıraktı.

Gitmeden önce en çok merak edeceğiniz sorulara kısa ve net yanıtlar vereceğim, ardından da bizim iki haftalık gezi planımızı ilham vermesi için sizlerle paylaşacağım.

1. Japonya’ya ne zaman gidilir?

Japonya’ya gitmek için en ideal dönemler bahar ve sonbahar ayları: Nisan, Mayıs, Eylül ve Ekim. Özellikle Mayıs ayının başında Japonya’da “Golden Week” adıyla bilinen resmi tatil dönemi var. Bu dönem, yerli turizm açısından oldukça yoğun geçtiği için, mümkünse kaçının derim. Biz Japonya’da Mayıs’ın son iki haftasını geçirdik ve oldukça güzel bir mevsimdi; tavsiye ederim.

Kiraz çiçeği dönemi (cherry blossom/Sakura) ise ne yazık ki önerdiğim bir zaman dilimi değil. Bu dönem, zaten kalabalık olan turistik noktalar daha da kalabalik oluyor ve uçak biletleri ve otel fiyatları neredeyse iki katına çıkıyor.

2. Japonya pahalı mı?

Cevap, hayır. Japon Yeni’nin son yıllardaki %30’lara varan değer kaybı ile birlikte, fiyatlar Avrupa’nın neredeyse yarısına gelmiş durumda. Bu nedenle, Bati Avrupa’daki bir şehirden daha az harcayacağınızı garanti edebilirim.

3. Japonya’da ne kadar kalmak gerekir?

Eğer sadece Tokyo’da kalacaksanız, 4-5 gün yeterli fakat buralara kadar gelmişken, en az 10 gün geçirmenizi, Kyoto’yu, Osaka’yı (özellikle Osaka yakınındaki Nara ve Kobe’yi) görmenizi öneririm. Biz toplamda 2 hafta izin alıp 14 gün geçirdik. Zaten en az 24 saatiniz yolda geçecek, uçuşları mümkünse geceye denk getirmeye çalışın.

4. Japon hızlı trenlerini (shinkansen) önceden rezervasyon ettirmem gerekiyor mu?

Hayır, hızlı trenler her 3-5 dakikada bir var ve gideceğiniz tren istasyonunda bilet ofisinden ya da makineden alabilirsiniz. Eğer Golden Week gibi yerel tatil döneminde giderseniz önceden rezervasyon yapmakta fayda olabilir.

5.Japan Rail Pass almama gerek var mi?

Eski bloglari okursaniz, kesinlikle alin yazar fakat Covid sonrasi gelen %65 zamla birlike maalesef artik pek mantikli degil. Biz almadik ve tek tek biletleri almak daha ucuza geldi.

6. Dil problemi yaşar mıyım?

Japonlar İngilizce konusunda halen çok yeterli olmasalar da, tabelalarda İngilizce açıklamalar bulabiliyorsunuz. Ayrıca insanlar dil bariyerini problem etmeden size yardımcı oluyor. En kötü ihtimalle Google Translate ve yazıları okumak için Google Translate içindeki Google Lens ile kolaylıkla çeviri yapabilirsiniz.

7. Japonya vize istiyor mu?

Hayır, hiçbir hazırlık yapmadan cebinize Türk pasaportunu koyup gidebilirsiniz. Kapida ucret bile odemiyorsunuz.

8. Japon Yeni yanımda götürmeme gerek var mı?

Yanınızda ilk anda kullanmak amacıyla 50-100 Dolar değerinde Japon Yeni götürürseniz kolaylık olur. Devamında her yerde ATM var, oradan da çekebilirsiniz. Ama halen sadece nakit çalışan çok yer var. Bu nedenle sadece kredi kartınıza güvenmeyip nakite de ihtiyacınız olacağını bilin.

9. Restoranlara rezervasyon yapmaya gerek var mı?

Hayır, yok. Tabii çok özel, mesela yıldızlı bir restorana gitmeyi düşünmüyorsanız. Ben birçok mekan araştırması yapip ve listeme işaretlemiştim fakat en güzeli, kapıdan bakıp kendi gözünüzle seçmek. O kadar çok mekan var ki ve hepsi o kadar iyi ki, tavsiyeye ihtiyacınız yok. Kalbinizin sesini dinleyin. Sadece ne yemeli ona bakın, özel lezzetleri kaçırmayın, mekanın bir önemi yok.

10. Japonya’da ne yemeli?

• Ramen (Bir çeşit çorba)
• Bant sistemiyle çalışan restoranlarda sushi
• Takoyaki denilen kızarmış ahtapot topları
• Yakitori, kısaca çöp şiş
• Okonomiyaki denilen bir çeşit noodle pancake
• Japanese Katsu Curry (Curry sosu eşliğinde panelenmiş tavuk veya et)
• Karaage Chicken (Kızarmış tavuk)
• Mochi Icecream
• Onigiri (üçgen şeklinde pirince sarılmış bir çeşit sushi diyebiliriz)
• Kobe beef

11. Japonya’yı daha iyi anlamak?

Japonlar çok verimli insanlar olduğu için, harika bir web sitesiyle sizin şehirler, tapınaklar, kültür ve din hakkında her bilgiyi şu harika sitede toplamışlar: https://www.japan-guide.com/

Site şöyle çalışıyor:

Ben özellikle tapınaklara gitmeden önce oranın tarihi ve önemiyle ilgili verilen kısa yazıları çok beğendim. Hem de Japonya tarihine dair verilen kısa bilgilerle de, bu ülkeyi daha iyi anlamama yardımcı oldu.

İKİ 2 HAFTALIK JAPONYA GEZİ REHBERİ
Tokyo 5 gün, Fuji Dağı Bölgesi 2 gün, Osaka&Kobe&Nara 2 gün, Kyoto 3 gün şeklinde planladığımız gezinin ayrıntıları işte burada.

TOKYO’YA VARIŞ

18 Mayıs 2024 gece saat 10 sıralarında Tokyo havalimanına vardık. Girişte birkaç aşamalı kimlik doğrulama ve kayıt işleminden sonra, pasaportunuza vizenizi basıp ve gümrük gerektiren hiçbir şeyiniz olmadığını beyan ederek çıkışınızı yapıyorsunuz. Bilet makinesinden, otelimize giden tren için bilet aldıktan sonra, Shinjuku istasyonunda iniyoruz. Burası öyle büyük bir istasyon ki, 200 tane çıkış kapısı varmış. Oldukça merkezi ve özellikle gece hayatının yoğun olduğu bu bölgeye Cumartesi gecesi turist olarak inince, bu inanılmaz kalabalığın ortasında kendimizi bulduk. Küçük bir şok atlattıktan sonra otelimize doğru yola koyulduk. İlk intibamız, “ışık, ışık, ses ve ısı”. Neon tabelalar, sokaklarda geçen, özgün kıyafetli insanlar, arkadaş grupları, turistler… 18 saatlik bir yolculuktan sonra bile, hemen eşyalarımızı otele bırakıp kendimizi sokağa attık.Sonrasında Japonya’nın çok meşhur Izakaya denilen restoranlarına gittik.
Izakaya’lar genelde 10-15 kişilik, küçük, samimi restoran/barlar. Ortada bir ocak var ve şef yemekleri orada yapıyor. Genelde ızgara şiş (yakitori) ya da kızartma (tempura) yapılıyor.

Japon Izakayalari

TOKYO 1.GÜN:

  1. Shibuya Scramble Crossing
    İlk günümüzde hemen bir kahve alıp Shibuya bölgesine doğru yola çıkıyoruz. Ve karşımızda, orada olmayı çokça hayal ettiğim Shibuya Crossing! Kaç defa geçtiğimi hatırlamıyorum fakat dev reklam panolarından gelen garip müzikler eşliğinde, inanılmaz bir kalabalıkla karşıya geçmek harika bir deneyimdi!
    Sonrasında Shibuya bölgesini keşfediyoruz. Burası Shinjuku bölgesine göre daha sakin ve elit sayılabilir. Kalmak için yine ideal bölgelerden biri. Birçok butik, plakçı, büyük markaların mağazaları vs var. Burada bakmanızı tavsiye edeceğimiz yerler:
    • Hachiko Heykeli (biraz abartılı bir nokta fakat zaten hemen yaya geçidinin dibinde)
    • Magnet by Shibuya binasının tepesinde bir teras var. Buraya çıkıp yukardan crossing’i izleyebilirsiniz (özellikle gün batımında çok güzel oluyor). Bir içecek dahil bir giriş ücreti var, ona gidince bakarsınız.
    • Recofan Magnet müzik store, özellikle plak meraklıysanız harika bir mağaza.
    • Don Quijote Shibuya: Burası Japonların bir milyoncusu. Türlü türlü ürün var, oldukça uygun fiyatlar, hediye almak için ideal bir nokta. Buradaki ürün çeşitliliği oldukça iyiydi ama başka şehirlerde ve mahallelerde de birçok Don Quijote var.
  1. Shimokitazawa : Eğer vaktiniz ve haliniz kalırsa, buradan metroyla Shimokitazawa mahallesine gitmenizi öneririm. Burası daha çok gençlerin ve lokallerin takıldığı alternatif bir mahalle.
  2. Pis Alley (Omoide Yokocho) : Akşam yemeği için burasını tercih ediyoruz. Buradaki mekanlar gerçekten çok küçük, genelde 6-8 kişilik ve yan yana counterda oturuyorsunuz. Aslında biraz turistik bir yer olmuş, ama her oturduğumuz yerde diğer gezginlerle tanıştık ve çok güzel muhabbet ettik. Bence kesinlikle yaşanması gereken bir deneyim. Daha lokal bir versiyonu hemen paralelinde, daha geniş bir cadde. Oranın da adı Omoide Yokocho. Orayı da deneyebilirsiniz.
  3. Golden Gai: Burası Japonya’nın barlar sokağı. Burda 280 civarında bar varmış. Bar derken, yine o kadar küçük mekanlar ki, 1 barmen etrafında oturuyorsunuz ve o size içeceklerinizi hazırlıyor. Burada da diğer gezginlerle tanışma fırsatı bulup sosyalleşebilirsiniz.
Golden Gai

TOKYO 2.GÜN

  1. Meiji Shrine : Sabah kahvaltıdan sonra ilk gittiğimiz yer oldu. Tokyo’nun kalbinde olmasına rağmen oldukça sakin ve huzurlu bir tapınak. Yemyeşil bir yol takip ederek tapınağa ulaşıyorsunuz.
  2. Yoyogi Park : Tapınaktan hemen sonra yine yemyeşil ve daha çok lokallerin takıldığı bir park. Öğle yemeğimizi bir marketten alıp burada yedik.
  3. Cat Café : Evet yanlış okumadınız, bir sonraki durağımız bir kedi kafesi. Sistem çok basit, yarım saatine yaklaşık 5£ gibi bir ücret ödeyerek giriyorsunuz, bir içecek ücretsiz oluyor. Ve kedilerle oynuyorsunuz. Ortam tertemiz, ayakkabılarınızı çıkarmanızı istiyorlar. Kediler de çok bakımlı ve halinden memnundu. Tokyo’da birçok var ama biz hemen Harajuku’daki Cat Café Mocha Harajuku’ya gittik. Bunun köpek café versiyonları da var, mutlaka karşınıza çıkacaktır.
  4. Harajuku Bölgesi : Burası, Tokyo’da dükkanlara bakabileceğiniz, alışveriş için çok uygun bir bölge. Takeshita Street’ten bölgeyi keşfetmeye başladık. Yürüyerek Tokyu Plaza’ya bildiğimiz bir alışveriş merkezi. Fakat yazın giderseniz, tepesinde harika bir teras var ve girişi ücretsiz. Manzarayı da ortamı da kaçırmanızı istemem. Tokyu Plaza’nın bulunduğu Omotesando Caddesi ise daha lüks mağazaların bulunduğu bir cadde.
  5. Cat Street: Son olarak, Cat Street ve çevresi daha çok vintage, ikinci el mağazaların olduğu bir bölge. Tatlı kafeler vs de var. Biz şöyle bir café’de yemek yedik. Oldukça lokal ve tatlıydı. Cat Street lokasyonunu da bulabilmeniz için linki bırakıyorum, bio ojiyan café.
Cat Cafe
Tokyu Plaza Tepesinden Manzara

TOKYO 3. GÜN

  1. Shinjuku Gyoen National Garden: Günümüze bu harika Japon bahçesinde başlıyoruz. Japonlar için bahçe düzenleme tam anlamıyla bir sanat ve burada bu estetiği yakından deneyimleyebilirsiniz. Doğa ile huzur bulacağınız, farklı bahçe tarzlarının buluştuğu bir yer.
  2. Tokyo Metropolitan Government Building: Tokyo’nun büyüklüğünü ve genişliğini tam anlamıyla kavramak için bu gökdelene çıkmak mükemmel bir fikir. Şehri kuş bakışı izlemek büyük bir keyif, ayrıca giriş ücretsiz!
  3. Ginza Bölgesi: Lüks mağazalar ve iş merkezleri ile dolu olan bu bölge, daha pahalı alışveriş seçenekleri sunuyor. Bizim ilgimizi çok çekmese de, Ginza Crossing’i ziyaret edip atmosferi deneyimlemek ilginç olabilir.
  4. NTV Big Clock designed by Hayao Miyazaki: Eğer Spirited Away ya da My Neighbour Totoro gibi Miyazaki filmlerinin hayranıysanız, bu büyüleyici saat heykelini görmek hoşunuza gidecektir. Miyazaki’nin sihirli dünyasının bir parçasını keşfetmek çok keyifli.
  5. Okubo (Korean Town): Kaldığımız otele yakın olan bu Kore mahallesini ayrıntılı gezmeye karar verdik. Özellikle Kore kozmetik ürünlerine ilgi duyanlar için tam bir cennet! Uygun fiyatlı nemlendirici maskeler, makyaj malzemeleri ve kremler bulabilirsiniz.
Okubo Korean Town

TOKYO 4. GÜN

  1. Senso-Ji Tapınağı: Burası Tokyo’nun en eski Budist tapınağı ve kesinlikle görülmeye değer. Ancak kalabalık oldukça yoğun olabilir. Tapınağın çevresinde birçok hediyelik eşya dükkanı bulunuyor, fakat fiyatlar biraz yüksek ve ürünler çok orijinal değil gibi geldi bize.
  2. The National Museum of Modern Art Tokyo: Benim favori müzelerimden biri oldu! Japonya’nın tarihinin sanata nasıl yön verdiğini keşfetmek için harika bir yer. Özellikle modern Japon sanatını merak edenler için kaçırılmaması gereken bir deneyim.
  3. Shinjuku Bölgesi: Tokyo’da en çok keyif aldığımız ve zaman geçirdiğimiz bölge burasıydı. Otelimiz de burada olduğu için bölgeyi oldukça detaylı keşfetme fırsatımız oldu. Kabukicho tarafı özellikle geceleri çok canlı. Ancak burada sizi mekanlara davet eden kişilere dikkat etmekte fayda var, onların mekanlarına gitmekten kaçının. Japonya genel olarak güvenli bir ülke olsa da bu tarz yerlere temkinli yaklaşmak iyi olur.

Shinjuku’da yapabilecekleriniz:

  • Taito‘da eğlenceli oyunlar oynayın.
  • Godzilla Kafası‘nı görün ve onun önünde fotoğraf çekilin.
  • Izakayalarda gece yarısına kadar vakit geçirin.
  • Kabukicho’daki neon ışıklı tabelaların önünde harika fotoğraflar çekin.
Kabukicho

BİRAZ DOĞA MOLASI: FUJİ DAĞI BÖLGESİ

Japonya’nın en ünlü simgelerinden biri olan Fuji Dağı, nefes kesici manzaraları ve çevresindeki göller bölgesiyle ziyaretçilerine unutulmaz bir doğa molası sunuyor. Biz de Tokyo’dan yaklaşık 2 saat süren bir tren yolculuğu ile Kawaguchiko Bölgesi’ne doğru yola çıktık. Shinkansen adlı hızlı trenle ulaştığımız Kawaguchiko İstasyonu’nda varır varmaz dönüş biletlerimizi aldık ki, siz de bu adımı ihmal etmeyin, yoksa bizim gibi dönüş yolculuğunu 2 saat ayakta geçirmek zorunda kalabilirsiniz.

Fuji Bölgesi’nde iki gün geçirmeye karar verdik. İlk günümüzde, dağ manzaralı harika bir glampingte konakladık. Sanırım hayatımızda kaldığımız en eşsiz yerlerden biriydi. İlk günün geri kalanında, glamping alanına yerleşip dağda kısa bir trekking yaptık ve Fuji Dağı’nın büyüleyici manzarasının tadını çıkardık. Dağ havası ve doğanın sessizliği içinde dinlenmek gerçekten harikaydı.

Glampingte Kaldığınız Kulübenin Manzarasi

Eğer bu bölgede kalmak istemiyorsanız, Tokyo’dan sabah erkenden gelip günü burada geçirdikten sonra akşam ya Osaka’ya devam edebilir ya da Tokyo’ya geri dönebilirsiniz. Bizim ikinci günümüzde yaptıklarımızı aşağıda özetliyorum.

BİR GÜNDE FUJİ DAĞI VE KAWAGUCHİKO GÖLÜ ÇEVRESİ

  1. Chureito Pagoda: Eğer sabah Tokyo’dan geliyorsanız, ilk olarak Chureito Pagoda’ya uğrayın. Bu ünlü tapınak yapısına ulaşmak biraz zorlayıcı olabilir (bolca basamak var), ancak çabanıza değecek. Buradan Fuji Dağı’nın muhteşem manzaralarını yakalayabilirsiniz.
  2. Kawaguchiko Gölü: Kawaguchiko İstasyonu’na vardığınızda bisiklet kiralayarak ya da bizim yaptığımız gibi yürüyerek göl çevresini keşfe çıkabilirsiniz. Biz önce Ensoleille Excursion Ship Pleasure Boat isimli tekne turunu yapmaya karar verdik. Göl kıyısına kadar yürüdük ve tekneyle bir göl turuna çıktık. Manzaralar gerçekten büyüleyici ve Fuji Dağı’nın heybetli görüntüsü tüm yol boyunca size eşlik ediyor.

Bu bölgede keşfedebileceğiniz birçok göl var, gezmek istediğiniz göllerin sayısı tamamen zamanınıza bağlı. Biz Fuji Dağı manzarasında kamp yapmayı tercih ettik, ama siz kendi planınıza göre şekillendirebilirsiniz.

Akşam Osaka’ya trenle geçiyoruz!

Chureito Pagoda

OSAKA 1.GÜN
Osaka’da Namba bölgesinde kaldığımız otelden hem yeri hem de imkanları ve odanın düzgünlüğü nedeniyle çok memnun kaldığımız için link veriyorum:

  1. Namba Bölgesi: Osaka’ya tekrar gitsem, sanırım Namba’daki şu bubble tea’ci için giderim. Normalde pek sevmediğimiz bir şeydi, fakat yakınlardaysanız deneyin ve Namba bölgesine bir giriş yapın. Burası daha çok mağazaların ve çeşit çeşit restoranların olduğu bölge.
  2. Dotonbori: Dotonbori bölgesi, Osaka’nın en hareketli bölgesi. O kadar ilginç sokaklar var ki, bazen dükkanların önünde asılı dev inek ya da midye heykellerine anlam veremedik. Burada Dotonbori Bridge üzerinden şehre bakmayı ve The Glico Man önünde fotoğraf çektirmeyi unutmayın. Özellikle street food açısından çok zengin bir bölge, takoyaki için ideal caddeler bu alanda.
  3. Shinsaibashi-Suji Street: Burası da üstü kapalı bir alışveriş caddesi, biraz bizim kapalı çarşılar gibi. Alışveriş yapmak isterseniz hem global hem de yerel dükkanların, hediyelikçilerin olduğu bir yer.
  4. Osaka Castle: Osaka’da görebileceğiniz yegane tarihi turistik yerlerden biri. Ben hem parkı hem de kaleyi çok beğendim, ama içeri girmedim. Hava güzelse, parkta keyif yapmak daha cazip olabilir.
  5. Umeda Sky Building: Çıkması ücretsiz bir teras ve tepede büyük bir kafe/barı var. Gün batımı manzara çok güzel.
Osaka Koprusu ve The Glico Man

OSAKA 2. GÜN – NARA VE KOBE

  1. Nara Park: Sabah erkenden Nara’ya doğru yola koyuluyoruz. Nara, trenle 45 dakika uzakta. İlk durağımız Nara Park. Burası meşhur eğilerek selam veren geyiklerin bulunduğu park. Parkta bu geyiklerin yedikleri bisküvilerden satın alıp onlara besleyebilirsiniz. Hemen girdiğiniz gibi beslemeye uğraşmayın. Bütün park boyu çokça geyik var. Ve siz onlara Japon gibi teşekkür edince, onlar da size ediyor!
  2. Tōdai-ji Temple: Nara Park içindeki harika bir Budist Tapınağı. Geyikler de tabii ki etrafta. Nara Park’ta yemek yemek için arkalara doğru gizlenmiş, küçük ve kalabalık olmayan bir önerim olacak.
Nara Park ve Geyikler

3. Kobe: Nara’dan trenle Kobe’ye geçiyoruz ve tek bir amacımız var, Kobe steak denemek. Bu eşsiz deneyimi kesinlikle kaçırmamanızı tavsiye ederim. Hayatımda yediğim en güzel et buydu desem hiç abartmış olmam. Servisi, size özel bir şef yapıyor ve tek tek size etlerinizi ve sebzelerinizi pişiriyor. Şefi izlemesi bile çok keyifliydi. Bizim gittiğimiz mekan şuydu. Kendiniz de küçük bir araştırma sonrası farklı fiyat segmentlerinde bulabilirsiniz.

Kobe Eti Hazırlanırken

KYOTO 1.GÜN

Osaka’dan trene atlayıp, kendimizi 25 dakikada Kyoto’da buluyoruz. Japonya’da yaşanması gereken deneyimlerden biri de, Japonların geleneksel otelleri olan ryokanlarda kalmak. Ryokanlar, normal otellere göre biraz daha pahalı fakat bence yaşanması gereken bir deneyim.
Bizim kaldığımız ryokan’dan hem gelenekselliği, hem konumu açısından çok memnun kaldık. Link burada.
Kyoto, Japonya’nın en korunmuş şehri. Bu nedenle, en geleneksel yapıları, en harika tapınakları, en Japonya’ya has mekanları bulabileceğiniz şehir burası. Haydi başlayalım.

  1. Nanzen-ji Tapınağı: Burası, Japonya gezimizde aklımda en çok yer eden tapınaklardan biri oldu. Bahçesi Zen öğretisine göre düzenlenmiş. O kadar dingin, o kadar huzur veren, o kadar yeşil bir tapınak ki…Nanzen-ji Tapınağı’na girmeden veya çıkmadan önce şu mimarlık harikası kafede bir çay kahve içmenizi öneririm.
  2. Kinkaku-ji Tapınağı: Burası da altın sarısı rengiyle dikkat çeken bir tapınak. Biz şansımıza yağmurlu bir günde gezmek zorunda kaldık ama böyle de yeşilin tonları bambaşka güzel gözüküyordu.
  3. Gion Bölgesi: Burası Kyoto’nun Geyşa bölgesi. Birçok caddesinde fotoğraf çekmeniz yasak. Bir Geyşa’nın Anıları filmini gitmeden izlemenizi tavsiye ederim. Biz şansımıza, bir Japon çay evinin açılışına denk geldik ve filmdeki gibi geyşalar süslenip püslenip bu mekâna girdiler.
  4. Pontocho Bölgesi: Burası çok dar, tatlı ve çok Japon bir cadde, akşam yemeği için de güzel bir tercih olabilir. Özellikle bu bölgede, restoranların çoğuna ayakkabılarınızı çıkararak girmeniz gerekiyor. Birçoğu da geleneksel yer sofralarında hizmet veriyor.

Nanzen-ji Tapinagi

KYOTO 2.GÜN

  1. Fushimi Inari Taisha: Muhtemelen internette daha önce gördüğünüz, yüzlerce turuncu kapının bulunduğu meşhur Shinto tapınağı. Buraya mümkün olduğunca erken gidin, çünkü 24 saat açık. Ve sağlıklıysanız kesinlikle en tepeye kadar tırmanın. Toplamda 45 dakika kadar bir çıkış sürüyor ve yukarılara doğru gittikçe insan azalıp huzur artıyor.
  2. Kiyomizu Dera Tapınağı: Burası sulu tapınak olarak da geçiyor. Yine çok çok güzel, dağın yamacına kurulmuş bir tapınak.
  3. Sannenzaka Bölgesi: Dar sokakları, geleneksel Japon mimarisiyle yapılmış binalarıyla harika korunmuş bir bölge. Yalnızca epey turistik, dolayısıyla tatlı kafeler ve hediyelikçiler açısından oldukça zengin.
Fushimi Inari
Sannenzaka Bölgesi

KYOTO 3. GÜN

  1. Arashiyama Bamboo Forest: Muhtemelen hayatınızda çok fazla bambu ormanı göremeyeceğiniz için bence ilginç bir deneyimdi.
  2. Tenryu-ji Tapınağı: Çok sevdiğim tapınaklardan biriydi. Harika bir Zen bahçesi var ve iç tarafına geçip oturup dinlenebiliyorsunuz.

Kyoto’nun seramikçileri meşhurmuş. Hediyelik olarak kendinize veya ailenize el yapımı seramik alabilirsiniz. Ayrıca birçok 2. el kimono satan dükkan var. Biz şuradan hem kendimize hem hediye olarak oldukça ucuz fiyata (10-15 £) kimono aldık.

Tenryu-ji Tapınağı

Geri kalan son günümüzde, Tokyo’ya dönüp, tekrar gezmek istediğimiz yerlere uğradık. Bu nedene Tokyo 5. gün gezi planını yazmıyorum.
Japonya, beklentilerimin kat kat üstüne çıkan, her şey ile alıştığımız dünyadan çok farklı, kendimizi zaman zaman uzaylı hissedip, çoğu zaman da akışına bırakıp doya doya gezip eğlendiğimiz bir ülke oldu. Bir sonraki Japonya seyahatimizi iple çekiyorum.

Leave a comment