Schengen vizesi ile gidebileceğim en benzersiz ve en unutulmaz destinasyon neresi olur derseniz, hiç duraksamadan İzlanda derim. İzlanda’da geçirdiğimiz bir haftada aldığım notları hem kendime hatıra olarak saklamak hem de sizlerle paylaşmak istedim.
1. İzlanda’ya ne zaman gidilir?
Bu bana kalırsa en önemli sorulardan biri, çünkü İzlanda havası dolayısıyla size çeşitli zorluklar yaşatabilecek bir potansiyele sahip.
Biz İzlanda’ya 27 Mayıs 2023 tarihinde gittik. Karavan kiraladığımız yerde, bir önceki hafta fırtınalar çıkıp arabaların havalarda uçtuğunu söylediler. Bizim de ilk iki günümüzde oldukça yağışlı bir hava vardı, hatta bir sabah o kadar rüzgar esti ki, rüzgar bölgesinden ayrılmak için hızlıca toparlanıp yola çıktık. Üçüncü günden itibaren gün içinde 18-20 dereceleri bulan harika bir hava ile tatilimize devam ettik.
İzlanda’da turizm sezonu 15 Mayıs – 15 Eylül arasında, bu tarihten önce veya sonra kamping gibi turistik tesisler kapalı oluyor. Bu nedenle Haziran ayı hem havanın iyi olma ihtimalinin yüksek olması hem de daha az turist olması sebebiyle ideal bir dönem. Ben yine de havadan yana işimi şansa bırakmak istemiyorum derseniz, Temmuz ve Ağustos ayları için plan yapabilirsiniz.
Ne kadar bir turistten bahsediyoruz?
İzlanda’nın nüfusu 300 bin ve yılda 2 milyon turist ziyaret ediyor. Fakat korkmayın, İzlanda’da herkese yetecek kadar şelale ve doğal güzellik olduğundan, her ne kadar çok turist olsa da, özellikle Reykjavik’ten biraz uzaklaştığınız zaman, ülkede kendinizi tek başınıza hissedeceğiniz anlar çok fazla olacak.
İzlanda’da ulaşım nasıl?
Öncelikle hiç önermeyeceğim bir yöntem, toplu taşıma olur. Reykjavik’ten kalkan tur otobüsleri var ve sizi en popüler şelale, gayzer, termal gibi yerlere götürüyorlar. Fakat bu şekilde deneyiminiz çok kısıtlı olacaktır.
İzlanda gezisinde rotanızı temel hatlarıyla belirleyip, kalanını doğanın ve yolun akışına bırakmanızı tavsiye ederim. Biz çok beğendiğimiz yerlerde doyasıya vakit geçirdik, hiç listemizde olmayan birçok yer keşfettik. Bence “road trip” ruhunu en güzel deneyimleyeceğiniz yerlerden biri İzlanda. Bu nedenle araba ya da karavan kiralamanızı tavsiye ederim.
Biz karavan kiralamayı tercih ettik ve bundan da o kadar memnunuz ki, arada aklımıza gelip, “ya ne kadar güzeldi” diye iç geçiriyoruz. Karavanımızı 3 kişilik diye geçen Renault Traffic 3’lerden tercih ettik. Sizin de daha önce karavan deneyiminiz yoksa ve rahat eder miyim derseniz, bu şekilde 3 kişiliklere bakabilirsiniz. Bizim ikinci baktığımız şey de, aracın içinde yemek yiyebilecek büyüklükte masa olmasıydı (havanın yağmurlu ve rüzgarlı olmasından dolayı). Karavanın içinde ocak, tabak çatal, yorgan yastık ve ısıtıcı oluyor. Bu nedenle gece hava soğusa da ısıtıcıyı açık bırakıp yattığınız zaman problem yaşamıyorsunuz. Gelelim tuvalet ve banyo mevzusuna.
İzlanda’da kamp alanı dışında kamp yapmak yasak. Zaten öyle arabamı yolun kenarına çekip kamp yapayım diyebileceğiniz uygun bir yer de pek yok. Bu nedenle akşamları kamp alanlarına karavanınızı çekiyor olacaksınız. Kamp alanlarında tertemiz tuvalet, banyo ve dilerseniz mutfak da var. En favori kamp alanlarımızın isimlerini yazida veriyor olacağım.
Kamp deneyimimizi harika kılan ikinci bir durum ise İzlanda’da her yerde bir termal tesis olması. Biz neredeyse her gün bir kaplıcaya girdik. Ne zaman yorulsak, Google’dan “hot spring” diye aratıp etraftaki bir kaplıcaya doğru yola koyulduk. Google Maps çok iyi çalışıyor, en yakın arkadaşınız olacak.
Nakit mi Kredi Kartı mı?
Her ikisi de! Özellikle kamp alanlarında nakit vermek zorunda olduğumuz anlar oldu. Benzin alırken kredi kartıyla kolayca alabiliyorsunuz. Çoğu yerde kart geçse de, gerçekten çok uçra köşelerde yanınızda nakit olmasında fayda var.
Biz seyahatlerimizde Wise kullanıyoruz. Harika bir şekilde kur oranı veriyor ve gerçekten şimdiye kadar hiç çalışmadığı yer olmadı. Çoğu ülkede hiçbir komisyon almadan para da çektik. İzlanda’ya gitmeden İzlanda Kronu aramaya uğraşmayın, oraya varınca bir bankamatikten çekersiniz.
Ne giymeli?
Kendinizi Decathlon’un güvenli kollarına bırakın ve mutlaka trekking botu, su geçirmez çoraplar, karavanda kalacaksanız bir terlik (her zaman ayakkabı giyip çıkarmakla uğraşmayın), iki takım mayo (eşyalar ıslanınca kurumuyor), kolay kuruyan mikrofiber havlu, içlik, mümkünse su geçirmez ya da en azından naylon tarzı bir outdoor pantolonu veya eşofman, ve kesinlikle giyilebilen yağmurluk öneririm. Çünkü yağmur öyle bir rüzgarla yağıyor ki, şemsiye işlevsiz kalıyor. Gayet rahat, dağcı gibi gezip, bütün restoranlara girip çıkabilirsiniz. Çünkü herkes sürekli trekking ayakkabısı giyiyor.
Bütün hazırlıklar tamamsa, şimdi 7 günlük İzlanda gezisi planını anlatmaya başlıyorum.
1. GÜN
Sabah uçuşuyla Reykjavik’e vardıktan sonra, havaalanında karavanımızı alacağımız şirket tarafından karşılandık. Araç kiralama firmaları, sizi havaalanında karşılıyor ve shuttle ile kendi ofislerine götürüyorlar. Bu ofisler de genelde havaalanının hemen yanında. Biz araç kiralama için rent.is isimli firmayı tercih ettik. Araçtan çok aşırı memnun kalmasak da, en ucuz seçeneklerden biriydi.
Keflavik Uluslararası Havalimanı, Reykjavik’e yaklaşık 40 dakika mesafede. Bizim karavanımız bir minibüs büyüklüğünde olduğundan şehrin içine kadar girip bir sokağa park ettik. Genelde sokakların başında park ücreti bilgisi var. Eğer uçuşunuz geciktiyse,Reykjavik’e varmadan ve marketler kapanmadan alışverişinizi yapmanızı öneririm. Kronan ve Bonus adlı marketler en ucuzları olarak geçiyor. Fakat gidince ne kadar pahalı olduğunu görünce şaşıracaksınız, demedi demeyin.
Reykjavik oldukça küçük bir şehir. 2 saatte tamamını gezebilirsiniz. Yapacaklarınızın listesini kısaca özetledim:
- Hallgrimskirkja Katedrali: Oldukça sade bir katedral, dışından da çok güzel. Gezmesi ücretsiz.
- Harpa Concert Hall: Mimarisi ve manzarası çok etkileyici bir konser merkezi. Hemen az ötesinde de bir balina heykeli var.
- Sandholt Bakery’de kahvaltı ya da öğle yemeği yiyebilirsiniz.
- Hus Mals Og Menningar’da canlı müzik eşliğinde bir şeyler içebilirsiniz.
- Matur Og Drykkur‘da İzlanda mutfağını keşfedebilirsiniz. Burası Michelin Guide’da bulunan bir restoran. Gitmek isterseniz rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.

İlk akşamı geçirdiğimiz kamp alanı ise Mosskogar Camping oldu.
2. GÜN
- Thingvellir Milli Parkı: İlk İzlanda deneyimini yaşayacağınız yer. Öxarárfoss adlı şelaleyi ve Silfra dalış alanını ziyaret etmeden ayrılmayın. Zaten girişte görmeniz gereken yerlerin listesi var, oradan yardım alabilirsiniz.
- Kerid Krateri: Burası da harika bir krater gölü. Girişinde 2,5 Euro gibi bir ücret alıyorlar, aklınızda bulunsun.
- Secret Lagoon: Artık dinlenmeye geçmeden önce harika bir kaplıca keyfi yerinde olur. Burası oldukça doğal bırakılmış bir tesis.
Bizim ilk günümüz oldukça yağışlı olduğu için biraz yavaş hareket ettik. Dilerseniz üçüncü günden bir şeyleri bugüne alabilirsiniz.

3. GÜN
- Geysir: İzlanda deyince akla gelen fışkıran su işte burası. Hem büyük hem küçük geysir var. Küçük Geysir 6-8 dakikada bir patlıyor. Bunu kesinlikle bekleyin. Büyük geysir ise patlamıyor, boşuna beklemeye gerek yok 😊
- Gullfoss Şelalesi: Şelalenin dibine kadar girebiliyorsunuz fakat ıslanacaksınız, ona göre yağmurlukları giyin.
- Seljalandsfoss Şelalesi: Arkasına geçilebilen bir şelale, harika bir arazi içinde yer aliyor, sola dogru kısa bir yürüyüş yapmanızı öneririm.
- Seljavallalaug Termal Havuzu ve Yürüyüşü: Seljalandsfoss şelalesi park alanından çıkın ve Google Maps’ten Seljavallalaug Hot Spring’i çizin. Yaklaşık 20 dakikalık bir sürüşten sonra, taşlı bir yola kadar girip arabanızı otoparka park edin. 25-30 dakikalık harika bir yürüyüşün sonunda, Seljavallalaug adlı bir yüzme havuzu/açık hava kaplıcasına ulaşacaksınız. Asıl olay bu kaplıca değil, çünkü biz gittiğimizde çok kirli ve bakımsızdı. Girilecek bir yanı yoktu. Fakat buraya varana kadar öyle etkileyici ve güzeldi ki, bu rotayı kesinlikle yürümenizi öneririm. Biz kendimizi Yüzüklerin Efendisi’nde gibi hissettik.
- Skogafoss Şelalesi: Burası da yine harika ve kesinlikle görülmesi gereken bir şelale. Yanındaki merdivenlerden epeyce tepeye tırmanıp yukarıdan da bakabiliyorsunuz. Buranın en güzel yanı ise otoparkı aynı zamanda kamp alanı! Gece şelalenin sesi eşliğinde uyuyabilirsiniz. Kamp alanının sadece tuvaletlerini kullandık. Banyolarını pas geçebilirsiniz. Harika bir manzara eşliğinde yağmursuz bir akşam yemeği yemek de nasip oldu. Gündüz tur otobüsleri de bu park alanını kullandığı için, akşam onlardan kurtulduktan sonra, aracınızı daha güzel bir alana çekebilirsiniz.



4. GÜN
- Reynisfjara Siyah Kum Plaji: Volkanik siyah kumlardan oluşan harika bir kumsal. İzlanda’da en çok etkilendiğim yerlerden biri oldu. Harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Biz burada çok yakından puffin görme şansı yakaladık.
- Svínafellsjökull Buzulu: İzlanda harici dünyanın başka yerinde deneyimlemenin çok zor olduğu bir şey: buzullara dokunmak! Evet, İzlanda’da buzulları görmek dışında gerçekten dokunabiliyorsunuz. Ayrıca Interstellar filminin bazı sahneleri de burada çekilmiş, görünce hatırlayacaksınız!
- Fjallsárlón Buzul Lagünü: Buzullarla işimiz henüz bitmedi! Burası, buzulların çökmesiyle oluşmuş bir lagün ya da göl de diyebiliriz. Biz burada bir bot turu yaptık. Rehber gölün oluşumu, İzlanda iklimi vs hakkında bilgiler verdi. Fiyatı 50 Euro gibi bir şeydi, gitmeden önce bakabilirsiniz. Biz bu tura spontane olarak iki kişilik boşluk var, haydi gelin dedikleri için girdik ve iyi ki yapmışız diyoruz.
- Jökulsárlón Buzul Lagünü & Diamond Beach: Buzullarla olan son aktivitemiz işte bu lagün. Burası Fjallsárlón’dan daha büyük ve güzel. Bot turu için de daha güzel fakat biletleri önceden rezervasyon yaptırmanız gerekebilir. Bot turunun pek de şart olmadığını da söyleyebilirim. Bu lagünün sonu okyanusa açılıyor ve eriyip giden buzullar, buradan okyanusa dökülüyor. Buraya da Diamond Beach deniyor. Şimdi o buzulların suda sürüklenmesi gözümün önüne geldi ve tekrar İzlanda’yı özlemle andım.
- Hoffell Termal Havuzlari: Artık biraz dinlenme zamanı. Yolda giderken Hot Spring yazıp bulduğumuz bir yer olan Hoffell Hot Tubs, hiçliğin ortasında, çok az kişinin uğradığı bir tesis. Tesisi işletenler de her zaman orada değil, paranızı ödemek için bir kutu bırakmışlar. Duşları vs. var, girip açık havada dinlenip, günü bitirmek için ideal bir nokta.
Geceyi geçirmek için Vestrahorn Camping’e gidiyoruz.
- Viking Köyü Film Seti: Dün gece kaldığımız kamp alanı, buranın hemen dibinde. Kamp alanının resepsiyonundan biletleri alıp (4-5 Euro gibi bir şeydi), burayı ziyaret edebilirsiniz. Bir film için Viking Köyü seti kurulmuş, fakat film çekilmemiş. Buraya kadar gelmediyseniz yolunuzu uzatmaya değmez, bizim icin kahvaltıdan sonra burayı gezmek eğlenceliydi. Kamp alanında da güzel bir kafe var, aklınızda bulunsun.
- Djúpivogur’da Kahve Molası: Bugün biraz yol gideceğimiz için, dinlenme rotalarını da aralara ekliyoruz. Hava şansımıza güneşli olduğundan dolayı Langabúð – Café’de bir kahve ve tatlı molası verdik. Burası tam bir İzlanda kasabası, local bir şeyler görmek isterseniz tavsiye ederim.
- Stuðlagil Kanyonu: İşte İzlanda gezisinin bir diğer yıldızı, bu kanyon. Gidişi biraz zahmetli, o yüzden dikkatlice okuduktan sonra yola çıkın. Öncelikle Google Maps’e Studlagil (East side parking) yazıyoruz ve buraya geliyoruz. Hemen park etmiyoruz (park edenleri görseniz de yanılmayın). Sonra bir köprüyü arabayla geçin ve sağa dönün ve taşlı çamurlu bir yoldan devam edin. Sonra ikinci bir otopark göreceksiniz. İşte bu park alanına park edin. Park alanından yaklaşık yarım saat kadar da dümdüz çayırlardan yürüyün. En sonunda kanyonun yanına geleceksiniz. Kanyonun içine de inebiliyorsunuz.
Geceyi Campground Fjalladyrd/Mödrudalur adli kamp alanında geçiriyoruz. Artık Reykjavik’ten epeyce uzakta olduğumuz için turist ve insan sayısı çok azalıyor. Kendimizi dünya üzerinde bir tek biz varmışız gibi hissetmeye başlıyoruz. Bu hissi nadir yaşayabileceğiniz ülkelerden biri İzlanda. Bu kamp alanının içinde harika bir restoranı var. Biz kuzu ve balık tercih ettik. İkisi de çok tazeydi. Geceyi burada geçiriyoruz.

6. GÜN
- Dettifoss Şelalesi: Burası Avrupa’nın en yüksek debili şelalesiymiş. Google Maps’te Dettifoss West Side’a gitmeniz gerekiyor. Diğer tarafın yolları çok kötüymüş.
- Húsavík: Google Maps’e Húsavík yazıyoruz ve yaklaşık 1 saat sonra Húsavík’teyiz. Artık İzlanda’nın en kuzeyindeyiz ve haritadan bakınca dünyanın da epeyce kuzeyindeyiz! Şansımıza hava yine çok güzel ve yol üstünde falezlerde duruyoruz ve ne görelim! Puffinler! Ayrıca Húsavík, Netflix’in Eurovision: The Story of Fire Saga adlı filminde geçen küçük kasaba, izlediyseniz hatırlayacaksınız.
- Balina Gözlemi: Bu etkinlik acaba yapsak mı, parasına değer mi diye düşünüp ve araştırıp, müsaitlik bulunca da “hadi gidelim” dediğimiz, ve iyi ki de yaptığımız ve kesinlike onerecegim bir etkinlik oldu. Öncelikle balina görmek tamamen şans işi! Fakat okyanusun ortasında bir balıkçı teknesiyle açılmak harika bir deneyim. Bunun üzerine 4-5 kez balina gördük, hatta biri o kadar oyuncuydu ki, dibimize kadar gelip kendisini gösterdi. Tavsiyem, kaptanın önünde ayakta durabileceğiniz bir alan var, oraya çıkıp yukarıdan izlemek. Tabi bu tur neredeyse 3 saat sürüyor, bu nedenle ara ara oturmanız gerekecek. Biz North Sailing firmasından Húsavík Original Whale Watching turu ile gittik.
- Geosea Termal: İzlanda’da o kadar çok yapılacak şey var ki! Ama bir liste yap ve ilk 5 yaz deseniz, sanırım burası ilk beşte olurdu. Geosea, Sonsuzluk havuzu şeklinde falezlere yapılmış bir kaplıca. Canınız bir şeyler mi içmek istedi, havuzdan hiç çıkmadan içeceklerinizi alabileceğiniz şekilde tasarlanmış. Karlı dağlara ve okyanusa tepeden bakmak o kadar güzel bir histi ki! Ayrıca saunası da var, aynı şekilde karlı dağlara ve okyanusa bakarak ter atabilirsiniz. Biz buradan çok etkilendik, eğer buralara kadar geldiyseniz, yapmadan dönmemeniz gerek bir aktivite.
Geceyi Ásbyrgi campground’da geçiriyoruz. Biraz geriye doğru gidiyoruz gibi gözükse de, kaldığımız en güzel kamp alanlarından biriydi. Gün batımını buradan izlemek paha biçilemez…


7. GÜN
Bugün yolu uzun olan bir gün olacak. Dönüşe başlıyoruz.
- Akureyri: İzlanda’nın kuzeydeki en büyük şehri Akureyri. Günlerdir doğada zaman geçirdikten sonra, kısa bir şehir molası veriyoruz. Birkaç kitapçı, kafe ve kilise gezdikten sonra yolumuza devam ediyoruz.
- Fosslaug Şelalesi ve Doğal Termal: İzlanda’nın sürprizleri bitmiyor. Fosslaug şelalesine gelirken, arabanızı otoparka park edin, mayonuzu içinize giyin, terliklerinizi ve havlunuzu yanınıza alın, kişiye ait bir araziden geçerek şelaleye ulaşın. Biri buraya bence hayrına bir doğal havuz inşa etmiş ve girmek tamamen ücretsiz. Biz gittiğimizde de oldukça temizdi. Hemen şelalenin yanında küçük bir havuz keyfi yapabilirsiniz.
Geceyi Akranes diye bir kasabada bulunan Akranes tjaldsvæði isimli kamp alanında geçiriyoruz. Çok önerebileceğim bir yer değil, sadece yolumuzun üstünde diye konakladık.

8. GÜN
Bugün son günümüz. Uçağınızın saatine göre planlayabilirsiniz.
- Geldingadalir Volkanik Arazi Yuruyusu: Burası yakın zamanda sönmüş bir lav arazisi. Biz gezdikten hemen hemen iki ay sonra yeniden patladı ve etrafındaki köyler boşaltıldı. Siz gitmeye karar verirseniz, gezilebilir halde mi diye kontrol edip gidersiniz. Yaklaşık 45 dakika tırmanmalı bir hiking ve sönmüş lav arazisinde yürümek harikaydı.
- Blue Lagoon: İzlanda deyince akla gelen başlıca yerlerden biri Blue Lagoon. En önemli hatırlatma, biletinizi mutlaka ama mutlaka en az bir gün önceden rezerve edin. Biz “nasılsa orada buluruz” diye sabahtan gittik ve akşam son giriş saatine şansımıza bilet bulduk. Bizim gibi yapıp boşuna stres olmayın. Evet, gerçekten harika bir tesis. Sabah 7’den gece 11’e kadar açık. Hatta erken ve geç saatler daha uygun fiyatlı. Fakat gerçekten çok turistik ve limitli kişi alınmasına rağmen biraz kalabalık buldum. Yine de İzlanda’ya gelip burayı deneyimlememek olmaz. Özellikle kışın soğuk havada burayı deneyimlemek harika olur diye düşünüyorum.
- Reykjavik’te Serbest Zaman ve Aracınızı Teslim: Zamanınız varsa, Reykjavik’te bir tur daha gezebilir, hediyelik magnetlerinizi almadıysanız alabilir, denemek istediğiniz restoranları deneyebilirsiniz.


Doğanın çeşit çeşit mucizelerini gözle görmek, dünya üzerinde bu kadar özenle korunan bir yerin varlığına şahit olmak paha biçilemez. Yaklaşık 2000 kilometre yol yaptığımız, her anından bambaşka keyif aldığımız İzlanda, kalbimizde bambaşka bir yere sahip oldu.




Leave a comment